16 Aralık 2009 Çarşamba

ÇOCUKLARDA İZİNSİZ ALMA(ÇALMA) DAVRANIŞI

Çalma, kendine açıkça ait olmayan bir eşyayı izinsiz olarak alıp ona sahip olmasıdır.başlangıçta davranış bozukluğu ölçütlerini ele almıştık. Çocuğun dönem özelliklerini iyi bilmemiz gerekir.

Ör; 2yaşındaki bir çocukta sahip olma kavramı gelişmediği için, her şeyin kendisinin olduğunu düşünür. Senin, benim,onun kavramlarını ayırt edemez.Çocuk zamanla kendisinin olanla olmayanı ayırt etmeye başlar, ama bencil tutumu uzun süre devam eder.3-4 yaşlarında çocuk sormadan bir şeyin alınmayacağını bilir, ama karşı koyamaz.ilkokulun1.-2. Sınıflarında çocukların birbirlerinin renkli kalem, silgi vb. Gözü kalır.Bu yaşlardaki diğerlerinin eşyalarını alma davranışını çalma olarak kabul etmiyoruz.

Okul çağlarında görülen ve sık tekrarlayan çalmalar üzerinde önemle durmak gerekir. 10 yaşından sonra sürekli olarak devam ederse bu çocukta ciddi bir duygusal bozukluğun göstergesidir ve profesyonel yardım almak gerekir.
NEDENLERI

1-Çocuğa yeterli harçlık verilmemesi:Çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanmaması

2-Çocuğun hayatında önemli bir yoksunluk:Böylece çalma sembolik olarak ana-babanın sevgi, ilgi eksikliğinin yerini tutar. Sevilmediğini düşünen çocuk, ilgi çekmek için çalabilir. Bazen ana- baba kaybından sonrada ortaya çıkabilir. Genellikle çalma davranışı gösteren çocukların, alkolik veya suçlu ana-babalar tarafından yetiştirildiği ve ihmal edildiği belirlenmiştir.

3-Çocukta mülkiyet fikrinin gelişmemiş olması:

4-İntikam almak:Ör; başarılı bir çocukla kıyaslanan bir çocuk, ondan intikam almak için eşyalarını alabilir. Çocuk otoriter ana-baba ya da öğretmenden intikam almak için de çalabilir.

5-Ana-babanın çocuğun yaptığı bu davranıştan bilinç altı zevk alması: Çocuk bunu hisseder ve çalmaya devam eder.

6-Çocuk özdeşleşmek için kendine kötü örnek seçmiş olabilir:Çocuk bir grubun onayını almak için yapabilir.Amaç çalmak değil, başkalarını yaranmaktır.

7-Özgüvenini artırmak için:Bazı çocuklar kendi güçlerini, erkekliklerini kanıtlamak için yaparlar.

8-Çocuğun anne-baba ile hesaplaşmasının bir yolu olabilir:

9-Depresyon,yeni doğan kardeşe duyulan kıskançlık veya öfkenin çocukta yarattığı stresin göstergesi olabilir.Ör; eşine kızan bir annenin çocuğa bağırması
NASIL ÖNLENIR?

1-Değerleri Öğrenmek:Çocuğa dürüstlük ve başkalarının mülküne önem verme öğretilmelidir.Anne-baba örnek olmalıdır.

2-Örnek oluşturma: Önce anne-baba çocuğa örnek olmalıdır. Başkasına ait eşyalar alınmamalı, bulunmuş eşyalar geri götürülmeli, diğer insanlar kandırılmamalıdır. Otelden havlu alan baba örneği ver.

3-İletişimi güçlendirmek:Eğer evde çocuk yakın ilişkiden yoksunsa, yeterli zaman ayrılmıyorsa, aile bireyleri arasındaki ilişki güçlendirilmelidir

4-Çocuğa belirli bir miktarda harçlık verilmelidir.Çocuğun gereksinimlerini karşılayabilecek belirli bir harçlık mutlaka verilmelidir.Çocuk ihtiyacı olduğunda tekrar alabileceğini bilmelidir.Kumbara anlat.

5-Mülkiyet hakları:Çocuğa ihtiyacı olduğunda , kendisine ait olmayan bir eşyayı nasıl ödünç alabileceği ve bunu nasıl geri vereceği öğretilmelidir.

6-Etrafta bozuk para gibi cezbedici eşyalar bırakılmamalıdır.

7-Çocuğun kendisine ait eşyaları olmalıdır.Çocuğun en azından bir kaç eşyası olmalıdır.Anne-baba çocuğun eşyalarını kullanacağı zaman ondan izin almalıdır.
ANA-BABA TUTUMLARI

Çocuklarda görülen davranış bozuklukları arasında ana-babaları en çok endişelendiren çalmadır. Çünkü, bu davranışı tipik suçlu davranışı olarak görürler ve korku duyarlar.Ana-babalar genellikle Şu tepkileri gösterirler.

-Çocuğu cezalandırma, dayak

-polisle korkutma

-Çözüme yönelik bir şey yapmama.

Peki çalma davranışı gösteren çocuğa nasıl davranalım?
NASIL DAVRANILIR?

1-aşırı tepki göstermemek gerekir.Kesinlikle fiziksel ceza verilmemelidir. Ana-baba bağırıp çağırmadan, olayı onaylamadığını göstermelidir,

2-Çocuğu kötü olarak damgalamamak gerekir.Çocuğun sadece o andaki yaptığı davranış eleştirilmelidir.

3-Çocuğun aldığı eşyayı geri vermesi sağlanmalıdır.Çocuk aldığı eşyayı kendisi özür dileyerek geri vermelidir. Eğer eşya kırılmış ya da bozulmuşsa yenisi alınmalı ve parası çocuğun harçlığından ödetilmelidir.Çocuğun harçlığı tamamen kesilmemelidir.

4-Çocukla konuşarak, sorun çözme yöntemi denenebilir.Çocuktan bu durumu net bir Şekilde tanımlaması istenir.Ör; "eşyayı alırken aklından neler geçiyordu?" Diye sorabilirsiniz.

5-Çocuğunuzun hatalı davranışı iş yaparak ödemesini sağlayın."Ali arkadaşının kalemini almana çok üzüldüm. Kuralı biliyorsun. Yalnızca sana ait eşyalara sahip olabilirsin. Şimdi arkadaşına kalemini geri vereceksin. Kuralı bozduğun için bazı işler yapmanı istiyorum.Balkonu yıkayacaksın" Eğer çocuk yapmak istemezse o zaman sinirlenmeden "ya söylediklerimi yaparsın ya da istediklerini yapma hakkını kaybedersin "diyebilirsiniz.

6-Şüphelenilen durumlarda çocukla konuşmak gerekir."Benim cüzdanımdan para alıp almadığından emin değilim, fakat sana çok gerektiği için aldıysan ve eğer geri verirsen seninle gurur duyacağım. Benim seninle gurur duymamdan daha önemlisi senin kendinle gurur duyman."Şeklinde bir konuşma aldığı eşyayı geri vermesini sağlayabilir.

ÇOCUKLARDA DOĞRU SÖYLEMEME(YALAN SÖYLEME)

Günlük yaşamımızda hemen hemen hepimiz yalana başvururuz. Ör; arkadaşımıza "bugün seninle olmayı canım istemiyor" yerine, "işim var" deriz. Çünkü gerçeği söylersek onu inciteceğimizden korkarız. Yalan herkesçe ayıplanan bir davranıştır. Genellikle kendi yalanımızı gerekli, diğer insanların söylediği yalanı büyük yalan olarak görürüz.

Başkalarını bilerek aldatmak amacıyla söylenen yalanlar, gerçek yalanlardır. Aslında çocukların yalanları, yetişkinlerin yalanlarının yanında masum kalır. Çünkü; onların yalanları aldatma amcı gütmez. Çocuk gerçeği iyi değerlendiremediği için, gördüklerini çarpıtarak anlatır ve uydurur. Kimi ana-baba çocuğun olmamış Şeyleri olmuş gibi anlatmasını yalan sayar.Bunları dinlemek ve olduğu gibi kabul etmek yerine çocuğu suçlar. 3-5 yaş çocuğunun hayal dünyası çok geniş olduğu için inanılmaz öyküler anlatırlar ve bu dönemde yalan ile yalan olmayanı ayırt edemezler.

1- Hayali Yalanlar: Küçük çocuklar gerçeği iyi değerlendiremedikleri için uydururlar. Yetişkinler bunları yalan olarak görür.

2-Taklit Yalanlar:Çocuklar ana-babayı örnek alır. Ana-babanın yalanına tanık olan çocuk, yalan söylemeyi öğrenir. Ör; doktora gidiyoruz diye gezmeye giden anne-baba çocuğun yalan söylemesine zemin hazırlar.

3-Sosyal Yalanlar:Bunlar en yaygın olan yalanlardır. Bir yere gideceğimiz zaman, gitmek istemiyorsak, "hastayım " deriz.

4-Savunma Yalanları: Çocuk kendini korumak için yalan söyler.Çocuk sık sık eleştiriliyorsa, sert tepki gösteriliyorsa, mükemmelliğe zorlanıyorsa çocuk yalana başvurabilir.Çocuk doğru söylediğinde "yalan söylüyorsun" diye suçlanan çocukta , bu yalanların alışkanlık haline gelmesine neden olur.

5-yüceltilmiş Yalanlar:başkalarının hayranlığını kazanmak için söylenen yalanlardır.

Bazen de çocuklar bir özlemini dile getirmek için yalan söyler. Ör; babasız bir çocuğun "babam var" demesi gibi. Normal yollardan takdir edilmeyen çocuk, yalana başvuracaktır."Annem öldü" diyen bir çocuk, kerdeş doğumu ile birlikte ilgisiz kaldığı için böyle söylemektedir.
NASIL ÖNLENIR?

1-yetişkinler örnek olmalıdır.Eğer anne-baba başkalarına yalan söyleyecek olursa, çocuğun dürüstlüğün önemini anlaması çok güç olacaktır.Çocuklar hangi yaşta olursa olsun yaşına uygun bir dille doğruyu söylemek gerekir.

2-aşırı tepki göstermemek gerekir.yumuşak ve hoşgörülü olmalı ve cezadan kaçınmalıdır.aşırı tepki göstermek, çocuğun sizin öfkenizden korunmak için, yalan söylemeye devam etmesine yol açar.

3-Çocuklardan başaramayacakları Şeyler beklememelidir.

4-Fazla baskıdan kaçınmalı ve koyduğumuz kurallarla çocuğun yaşamını fazla sınırlamamalıyız.

5-Çocuğu yetişkinler araç olarak kullanmamalıdır.Örnek; anne ya da babanın çocuğa yalan söyletmesi. Annenin "bu yaptığımızı baban duymasın" demesi.

6-Gizli polis gibi çocuğu sorgulamamalı:Ör; "Doğru söylersen ceza vermeyeceğim" dedikten sonra, çocuk doğruyu söyleyince "biliyordum" diyerek tepki vermek ya da dayak, çocukta yalanı pekiştirir.Çünkü çocuk doğruyu söyleyince olumsuzlukla karşılaşmaktadır.

7-Çocuğun diğer çocuklarla kıyaslanmaması gerekir.

8-Ana-baba-çocuk iletişiminin olumlu olması gerekir. Çocuk istek, sıkıntı, kaygı ve endişelerini bizimle konuşabilmelidir. Çocuğu dinlemek ve çözüm yollarını kendisinin bulmasına yardımcı olmak gerekir.

9-Yalan söylediği için çocuğu suçlamamak gerekir."Yalancı" etiketi yapıştırılmış olan bir çocuk, bu etiketin gereklerini yerine getirecektir, çünkü yaptığı işin kendini yansıttığına inanır. Bu davranışı onaylamasak bile,Çocuğumuzun kişiliğini bu davranıştan ayrı tutmak gerekir.Salt kendisi olduğu için onu sevdiğinizi çocuğunuzun anlamasına yardımcı olun.

10-Doğrudan emin olmak için kontrol edin. Çocuğa "ödevin bittimi" diye sormak yerine "ödevini görmek istiyorum" deyin.Bu davranış hem kontrol edileceği için ödevini düzgün yapmasını sağlar hem de sonucundan çekindiği için yalan söylemez.

KÜFÜR

Küfür üç temel gruba ayrılır.

-Ya beddua etmek ya da birine zarar verilmesi dileğini yansıtan konuşma biçimi

-Cinsel içerikli küfürler, müstehcen konuşmalar

-kişiliğe yönelik küfürler. Manyak, salak...
NEDENLERI

1-Dikkat çekme:Bazı çocuklar ana-babadan yeterli ilgiyi göremiyorlarsa, dikkat çekmek için küfrederler.

2-Sarsılma:Bazı çocuklar için yetişkinleri Şok etme, rahatsız etme eğlenceli olabilir.

3-Ağızdan kaçıverme:Insanlarda engellenme ya da kızgınlık hissedildiğinde ya da fiziksel bir gerginlik olduğunda küfürün ağızdan çıkıvermesi çok doğaldır. Çok engellenen, yaşama alanı çok daraltılan çocuk, kızgınlık olarak küfredebilir.

4-Savunma:Bazıları için kötü söz söyleme bir savunma davranışıdır.Küfür etmenin tam anlamıyla yasak olduğu çevrede yetişenler, isyan ederek bağımsızlıklarını göstermek isterler.

5-olgunlaşma:Bazen de çocuklar yetişkin olmanın bir sembolü olarak, kötü söz söylerler.

6-Akranları tarafından onaylanması:

7-Çocukça bir zevk:Küçük çocuklarda banyo ve ona ilişkin konuşmak, çocuklarda bir tür çocuksu seksüel zevk alma durumu ortaya çıkarmaktadır.
NE YAPILMALIDIR?

1-Örnek oluşturma:Eğer kaba ve küfürlü bi konuşma eğilimini kendinizde engelleyebiliyorsanız, çocuğunuzda bu kontrolü sizi taklit ederek öğrenecektir.

2-Dürtülerini ifade edebilme:Eğer çocuk, size olan kızgınlıklarını rahatlıkla dile getirebiliyorsa, bu özgürlüğe sahip ise, olumsuz duygularını belirtmek için daha az küfürlü sözcük kullanacaktır.

3-tartışma:Bu kelimeler bir kağıda yazılarak tanımlanır ve daha sonra tartışılır.

4-önemsememek:Çocuklar kötü sözcükler kullandığında,anne-babalar bu duruma pek fazla üzülüp şaşırmıyorlarsa, çocukların bu sözcükleri söylemeleri için bir nedenleri kalmayabilir.

5-"Dilsizlik Oyunu":Ana-babalar böyle durumlarda Şoke olmaktan çok, sessizlik oyunu oynayarak çocuğu yönlendirebilirler. "senin kullandığın kelimenin anlamı nedir?", "anlamıyorum", denilerek çocuktan yanıtlaması istenir.

6-Yaratıcı olmaya özendirmek:Yaratıcı uğraşlar, yazınsal faaliyetler, spor vb. Yaratıcılığı artırıp kötü söz kullanımını engeller.

7-Kötü sözcüklerin yıpratılması:Çocuk bu kelimeyi kullandığında 5 dakika boyunca bu kelimeyi söylemesini isteyin. Büyük olasılıkla bir daha kullanmayacaktır. Söylemek istemediği zaman, ancak kötü sözcüğü kullanmaktan dolayı verilen cezayı uyguladıktan sonra, istediğini yapabileceğini söyleyin.

8-Ciddi cezalandırmama:Eğer çocuğunuzu, döverek, bağırarak, tehdit ederek cezalandırırsanız; çocuğunuz bu bu kelimeleri yakalanıp cezalandırılmamak için, gizlice kullanmayı öğrenir.

Uygun olmayan bu sözcüklerin yerine, uygun kabul edilebilir sözcükler kullanması için çocuğu bilgilendirmek gerekir.Çocuk olumlu sözcük kullandığında, çocuğun övülmesi teşvik edilmesi gerekir.

ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN SALDIRGANLIK

SALDIRGANLIK

Saldırganlık küçük çocuklarda normal bir tepki biçimidir.Çocuğun güvenlik,mutluluk ya da başka bir gereksiniminin Şekil değiştirerek başka bir biçimde ortaya çıkmasıdır.Saldırganlığı kişisel bir yaralanmanın bir başka Şekilde sonuçlanması olarak tanımlayabiliriz.Bu yaralanma sonucunda çocuğun akranlarına vurması, ısırması, eşyaları fırlatması,tekmelemesi, tükürmesi ve zarar vermeyi amaçlayan tehditler Şeklinde sözel saldırılarda bulunmasıdır.

Sürekli ve aşırı biçimde saldırgan olan çocuk sinirli, anlaşılmaz, eyleme hazır ve aşırı geçimsizdir. İlişkileri gergin ve sürtüşmelidir. Hemen parlar ve kavgaya hazırdır. Durmadan kuralları çiğner ve ceza görür. Bu çocuklar cezadan etkilenmez ya da kısa süreli etkilenmiş gibi görünürler. Olağan anlaşmazlıkları bile bilek gücüyle çözmeye çalışırlar.Tepkileri ölçüsüz ve durumla orantısızdır. Öfkesini yenemez ve hep kendini haklı çıkarmaya çalışır. Bu çocuklar evde okulda sürekli sorun yaratırlar ve yetişkinlerle sürekli çatışma içindedirler. Genellikle erkek çocuklar daha saldırgandırlar.
SALDIRGANLIĞIN NEDENLERI

1-Saldırgan davranışların ebeveynler tarafından ödüllendirilmesi. Geleneksel kültürün erkek çocuğun saldırganlığını onaylaması(Ör: parkta iki çocuk birbirini döver. Biri daha çok dayak yerse, annesinin çocuğunun kendisini savunamadığı düşüncesiyle üzülmesi)

2-Çocuğun yetişkinlerden katı ceza, anlayışsızlık ve yetersiz sevgi görmesi

3-Babanın uzun süreli yokluğunda, annenin sürekli çocuğun etrafında olmasıyla ortaya çıkan feministik ortam

4-TV. Ve kitle iletişimim araçlarının olumsuz etkisi(Kurtlar Vadisi örneği ver.)

5-Ana-baba tutumlarının olumsuzluğu, çocukla aralarındaki iletişimin iyi olmaması

6-Çocuğun ana-babasından dayak yemesi

7-Beyin zarı iltihabı, beyin zedelenmesi gibi fizyolojik sorunlar
SALDIRGAN DAVRANIŞLARI NASIL ÖNLEYEBILIRIZ?

1-Her şeyden önce ana-baba çocuğa saldırganlık modeli olmamalıdır.(Evde dayak yiyen bir çocuk varsa kardeşini dövüyor. Kardeşi yoksa okulda en ufak bir sorunda arkadaşına vuruyor. Ya da hayvanlara eziyet ediyor.)Çünkü dayak herkes için olumsuz duygular yaratır.

2-Çok fazla saldırgan davranışlara tolerans gösterilmemelidir.Çocuğun istekleri bu tip davranışlar yapınca yerine getiriliyorsa, çocuk isteklerini yaptırmada araç olarak görmeye başlar. Bu yolla istekleri yerine getirilmemelidir.Saldırgan davranışlar ödüllendirilmemeli ve onun bu davranışının istenmeyen bir davranış olduğu hemen gösterilmelidir.

3-Saldırgan davranışlar kesinlikle dayakla cezalandırılmamalıdır.Ana-babanın ilgisi sevgisi azaldığında ve fiziksel cezalar uzun süre devam ettiğinde, çocukta saldırgan, asi, sorumsuz davranışlar gelişir. Saldırgan davranışlar ortaya çıktığında, yetişkinler sakin davranmalı, anormal duygusal tepkiler yerine ben dilini kullanmalıdır.(Böyle davrandığın için üzüldüm) Dayak saldırgan davranışın hemen bitiminde uygulandığı zaman, onun hemen kesilmesini sağlayabilir ancak,çocukta düşmanca duygular geliştirir.

4-Çocuk gergin ve sinirliyken onunla tartışmamalı, sakinleşmesini beklemeli ve daha sonra davranışı ile ilgili konuşulmalıdır.

5-Çocuğa sosyal olgunluğuna uygun çeşitli sorumluluklar verilmeli, başarabileceği kadarıyla bir çok Şeyleri başlatıp, bitirmesi sağlanmalıdır. Çocuk başarma duygusunu yaşamalıdır.

6-Çocuğa bu davranışın dezavantajları gösterilmelidir.Saldırgan davranışları ile isteklerini elde edemeyeceğini, istediği Şeyleri kaybettiğini görmeli ve yaşamalıdır.

7-Olumlu davranışı pekiştirme: Ana-baba ve diğer yetişkinler çocuğun olumlu davranışını görüp, olumsuz davranışı görmemezlikten gelmelidir.Çocuk bu davranışı yapmadığında sözel olarak ödüllendirilmelidir. Ör:10dk. Kavga etmeden ve bağırmadan oynadığında bu sözel olarak ödüllendirme.

8-Çocuğun dışarıda oynamasına izin verme, bu çocuğun gerilimini azaltır ve enerjisini boşaltma imkanı sağlar.

9-Saldırgan davranış diğer çocukların güvenliğini ciddi bir Şekilde tehdit etmedikçe bu davranışın üstünde durmamak gerekir.

10-Kendi kendine konuşma:Çocuk oldukça dürtüsel davranıyorsa ve onun bu yönünü kontrol etmede güçlük yaşanıyorsa;çocuğa başkalarına vuracağı zaman, kendi kendini engelleyici cümleler söylemesi öğretilebilir.Ör:10'na kadar say ve ona vurma gibi.

11-Çocuk saldırgan modellerle karşı karşıya getirilmemelidir.TV.deki Şiddet içeren programları seyretmesi engellenmelidir.Eğer kesinlikle engel olunamıyorsa, ana-baba çocukla birlikte seyrederek Şiddetin sonuçlarını tartışabilirler.Ayrıca bu Şiddet filmlerinin gerçek yaşamın modeli değil, kurmaca olduğu çocuğa anlatılabilir.

12-Kızgınlıktan kurtulmak için alternatifler bulunabilir. Yumruklanabilen kil, çakılabilen çiviler,resim çizme, boyama çocuğun kızgınlık duygularını kontrol altına almayı sağlayabilir. Ayrıca futbol,basketbol gibi sporlar kabul gören çıkış yollarıdır.

13-Her yaş ve dönemde çocuğun temel ihtiyaçları zamanında yerine getirilmelidir.

14-Bu çocukların özellikle baba ile daha çok birlikte olması sağlanmalıdır.

15-Anne-babalar bu çocuklarla iletişim kurarken ben dilini kullanmalıdır.Ör:Böyle kavga ettiğin zaman rahatsız oluyorum, üzülüyorum gibi.kişiler duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını davranış anında dile getirmelidir.

ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

Davranış bozuklukları çocuğun çeşitli ruhsal ve bedensel nedenlere bağlı, iç çatışmalarını davranışlarına aktarması sonucu ortaya çıkar. Hırçınlık, sinirlilik, saldırganlık, inatçılık, yalan, çalma, küfür gibi davranışlar davranış bozukluklarına girer.

Bir çocuğun davranışının bozukluk sayılabilmesi için bazı ölçütler gerekir. Bu ölçütler:

1-yaşa uygunluk: Her gelişim döneminin kendine özgü davranışları vardır. Bu nedenle çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini iyi bilmek gerekir. Ör; 2 yaş çocuğu negativist,hareketlidir ve istenilen Şeyi yapmaz. Freud'un anal, Erikson'un özerkliğe karşı kuşku ve utanç dönemine rastlayan bu yaşlarda çocuk, özerk bir birey olduğunu öğrenir.Kendisi istemeyince altının değiştirilmesini istemez, öpülmeyi reddeder.

3-5 yaş çocuğu dikkat çekmek ister.Hayal dünyası çok geniş olduğu için inanılmaz öyküler anlatabilir.Henüz yalanla yalan olmayanı ayırt edemezler. Bu nedenle bu yaşlardaki çocukların anlattıkları yalan olarak kabul edilmezken, 11-14 yaşlarındaki çocuklarda görülen yalan normalden sapan bir davranış olarak kabul edilir.

2-Yoğunluk:Bir davranışın bozukluk olarak kabul edilmesindeki 2. Ölçüt yoğunluktur.Ör; 5 yaş çocuğunda öfke ve huysuzluk doğalken, bu davranış başkasına fiziki zarar verme Şekline dönüşürse, davranış bozukluğu kategorisine girer.

3-Süreklilik:Çocuğun belirli bir davranış türünü ıısrarlı bir biçimde ve uzun zaman devam ettirmesidir.

4-Cinsel rol beklentileri: Erkeklerde kızlara oranla daha saldırgan olmaları beklenirken, davranışları ile erkeklere benzer saldırgan davranan kızların davranışları normalden sapan davranış kategorisine girer.
GENEL OLARAK DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ NEDENLERI

-Dikkat çekmek:Çocuğa gerekli sevgi ve ilgi gösterilmediğinde ya da yeterli zaman ayrılmadığında dikkat çekmek için davranış bozukluklarına yönelir.

-Ebeveynlere karşı güç kazanma isteği:

-Intikam alma isteği: Özellikle dayak yiyen,sevgi verilmeyen çocuk ana-babasından intikam almak ister.aşırı otoriter ve baskıcı tutum, katı disiplin ana-babaya karşı öfke ve nefret duygularının gelişmesine ve buna parelel olarak başkaldırıcı bir bireyin oluşmasına neden olur.

-Yetersizlik:Çocuğun kendine güvensiz olması davranış bozukluklarına neden olur. Anne-babanın aşırı koruyucu, hoşgörülü tutumu, gerektiğinden fazla özen gösterilmesi fazla kontrol anlamına gelir. Sonuçta çocuk diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal olarak çabuk kırılan bir kişi olur.Bu durum çocuğun kendi kendisine yetmesine olanak vermez ve davranış bozukluklarına neden olur.
DAVRANIŞ BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARLA OLUMLU ILIŞKI NASIL KURULUR?

1-karşılıklı saygı:Azarlamak, bağırmak, vurmak, susturmak,tutarsız davranmak çocuğa saygısızlığın göstergesidir. Her ana-baba çocuklarına saygı göstermeyi öğrenmelidir. Her çocuk ayrı bir birey olarak ele alnıp, fikirleri sorulmalı ve fikirlerine saygı gösterilmelidir.

2-Çocuğa zaman ayırmak: Çocukla ilgilenmek, zaman ayırmak gerekir. Birlikte geçirilecek zaman nicelik değil, nitelik olarak önemlidir. Birlikte çocuğun hoşlanacağı faaliyetler yapılabilir.

3-Cesaretlendirme:Çocuğun kendine güvenmesini istiyorsa önce anne-baba çocuğa güvenmelidir. Çocuğun çabasını övmeli ve yüreklendirmelidir. Cesaretlendirme çocuğun kendini değerli algılayabilmesi için çok önemlidir.cesaretlendirme çocuğu olduğu gibi kabul edip, kendi olduğu için değer vermedir.

4-Sevgiyi anlatmak:Çocuğun kendini güvenli hissedebilmesi için, en azından sevildiğini bilmesi ve sevmesi gerekir.

23 Kasım 2009 Pazartesi

Cocuklarda sık görülen kulak burun boğaz hastalıkları

Çocuklarda sık görülen KBB hastalıkları belli başlıklarda aşağıdaki gibi özetlenebilir. Konuya hassasiyet gösterip kaleme alan doktor dostlarıma selamı borç bilirim.

Otit Media (Orta Kulak Enfeksiyonu)

Kulak burun boğaz hastalıkları uzmanları tarafından en sık rastlanan çocuk hastalığı kalıcı ve tekrarlayan kulak enfeksiyonlarıdır. Kulaktaki enfeksiyon baştaki diğer yapılara da yayılabileceği için otit media ciddi bir enfeksiyondur. Ayrıca çocuklardaki işitme kayıplarıın en sık nedenidir.




Özellikle çocuklardaki işitme kaybı öğrenme kapasitesini bozar ve konuşmanın gelişmesinde gecikmeye neden olur. Eğer uygun ve etkin olarak tedavi edilirse, çocuğun işitmesi hemen her zaman normal haline geri döner. Ayrıca bir kulak enfeksiyonuna eşlik eden ağrı çocuk için aşırı rahatsızlığa yol açabilir.

Otit media enfekte sıvının kulak zarı arkasında birikmesine bağlı gelişir. Orta kulaktaki enfekte sıvının yarattığı basınç kulak ağrısına, şişliğe ve kulak zarında kızarıklığa neden olur. Bazen kulak zarı yırtılabilir ve kulak akıntısı dışa doğru akar. Daha sık olarak, östaki tüpündeki (orta kulakla geniz arasındaki anatomik tüpsel yapı) tıkanıklığabağlı drene olamadığı için enfekte sıvı orta kulakta birikir. Hatta enfeksiyon geriledikten sonra bile orta kulaktaki sıvı uzun bir zaman boyunca kalabilir (kronik efüzyonlu otit media). Bu durum çocuğun sıklıkla tekrarlayan enfeksiyonlara maruz kalmasına neden olur. Kulak zarı yeterli hareket etmediği için çocukta işitme kaybı gelişebilir.




Normalde akut otit media ve kronik efüzyonlu otit media antibiyotiklere ve / veya dekonjestanlara iyi yanıt verir. Ancak bazı vakalarda ileri tedavi gerekebilir. Önerilebilecek bu tedavi kulak zarına cerrahi olarak yerleştirilecek bir havalandırma tüpüdür (basınç eşitleme tüpü). Bu tüp kulak zarı arkasında birikmiş olan sıvının drene olarak birikimini önler ve böylelikle işitmenin düzelmesine yardımcı olur. Bu tüpler genellike 6-18 ay kadar burada kalırlar ve büyük oranda kendiliklerinden düşerler. Kulak zarında bir rahatsızlık (ağrı, yabancı cisim hissi) yaratmazlar. Çocuğunuzun işitmesinde belirgin bir düzelme olur ve kulak enfeksiyonu sıklığında belirgin azalma saptanır.

Bademcik / Geniz Etinin Büyümesi ve Enfeksiyonları

Bademcik ve geniz eti boyunda, kasıklarda ve koltuk altlarında bulunan lenf nodlarına benzer dokulardır. Bademcikler boğazın her iki tarafında bulunan iki kitledir. Geniz eti yumuşak damağın üstünde ve burnun arka tarafında bulunur ve özel bazı aletlerin yardımı olmadan direkt bakı ile görülmez.

Bademcik ve geniz eti çeşitli mikropların vücuda girmesini önleyerek ve bunlara karşı antikorlar üretilerek gelişebilecek enfeksiyonların önlenmesinde rol oynarlar. Bu durum özellikle yaşamın ilk bir kaç yılı içinde olur ve çocuğun yaşı büyüdükçe bunun önemi azalır. Mikropların önlenmesi sırasında bademcik ve geniz eti de enfekte olabilir. Bademcik ve geniz etinden ameliyat olan çocukların dirençlerinde bir azalma gelişmez.





Bademcik ve geniz etinin en sık problemi sık geçirilen enfeksiyonlar ve solunun / beslenme sorunu yaratacak şekilde olan ciddi büyüme veya tıkanıklık oluşturmalarıdır.

Özellikle streptokoklar tarafından oluşturulan bademciğin bakteriyel enfeksiyonları ilk olarak antibiyotiklerle tedavi edilir. Bazen bademcik ve/veya geniz etinin alınması önerilebilir. Bademcik ve/veya geniz etinin alınması için iki önemli neden (1) antibiyotik tedavisine rağmen sık tekrarlayan enfeksiyonların olması ve (2) bademcik ve/veya geniz etinin büyük olmasına bağlı özellikle gece uykudayken solunun güçlüğü çekilmesidir. Ayrıca son yıllarda yapılan çalışmalar orta kulakta sıvı toplanmasının (kronik efüyonlu otit media) eşlik ettiği kronik kulak ağrısı olan çocuklarda da adenoidektominin yararlı olduğu ortaya konmuştur.

Burun kanaması

Burun kanaması çocuklarda sıklıkla görülen bir durumdur. Bir çok olgu kendiliğinden düzelir ve sadece bir miktar sıkıntı yaratır. Bazen daha kalıcı bir hal alır ve özellikli bir tedavi gerektirir. Nadiren ise cidi bir lokal veya sistemik hastalığın habercisi olabilir.

Burun kanamaları sıklıkla mukusun koruyucu tabakasının olmadığı aşırı kuru burun yüzünden kaynaklanır. Bu durum hafif bir travmada bile kanamaya meyilli hassas bir dokuya neden olur. Burun kanamalarına en sık olarak kış aylarında rastlanır, çünkü sık geçirilen nezle gibi enfeksiyonlar kan damarlarında genişlemeyle birlikte burun dokularında şişmeye neden olur. Kış aylarındaki merkezi ısıtma sistemleri burun yüzeyinin kurumasına neden olur.

Çocukta burun kanaması olduğunda çocuğunuzun sakin olmasına yardımcı olunuz. Daha sonra

1. Çocuğunuzun burnunun ön kısmını baş ve işaret parmağıyla sıkıştırınız.

2. Parmaklarınızla kibarca ancak sıkıca burnu tutunuz.

3. Bu pozisyonda yaklaşık 5 dakika bekleyiniz.

4. Çocuğunuzu başı kalbinden yüksekte kalacak şekilde oturtunuz veya baş yukarıda kalacak şekilde yatırınız

5. Burna ve yanaklara içinde buz bulunan plastik torba yerleştiriniz.

Sık tekrarlayan ve ciddi boyutta kan kaybına yol açan olgularda daha kapsamlı bir müdahele gerekir. Kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı tarafından kanamanın olduğu damarın gümüş nitrat ile kimyasal olarak yakılması uygulanabilir. Bu müdahaleye rağmen kanama tekrarlar ise, elektrokoterizasyon veya cerrahi olarak kanama kontrolü yapılması gerekebilir. Ancak çocuklarda cerrahi müdahele gereksinimi oldukça azdır.

Kreş Seçimi, Kreş Seçerken, Yuva Seçerken dikkat edilecek konular

Bir dostum, kendi blogunda bunları yazmış, izninle dostum bunu okuyucularımla paylaşmak istedim.

Kreş Seçimi İçin Öneriler, Kreş Nasıl Seçilmeli? Kreş Seçimi Hakkında

Yuva ve anakolu seçmeden önce püf noktalarını bilmek gerekir. Çocuk ne zaman okula başlamalı, anaokulu yaşı nedir, hangi okulu seçmeli, hangi öğretmen iyidir, hangi okul onun başarılı olmasını sağlar, kreşe ne zaman vermeliyim.? Şeklindek sayısız sorunun cevabını arar pek çok ebeveyn. En çok bu konuda anneler tedirgin olur. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da, çocuğu okula başlayacak binlerce anne bu sorulara yanıt arayacak.okul çağı konusunda görevli eğitim uzmanı Sema Yıldız, çocuğun sosyal olgunluğunun öne alınmasını, çalışan annelerin de çocuğu ev ortamında mümkün oldukça ayırmamasını öneriyor.



Çocuk kreşe kaç yaşında başlamalı ?

3 yaşından önce başlamaması daha doğrudur. Ancak annenin çalışması gerekiyorsa 2.5 yaşını doldurduktan sonra da verilebilir. Ancak 2.5 yaşından önce kreşe verilen ç ocuklarda, temel güven duygusu iyi çalışmaz. Ve bu çocuğun içine kapanık, çekingen, sosyal olmaktan korkan birey haline getirebilir.

Çocuklarını kreşe veren çalışan anneler kaliteli zamanı nasıl oluşturabilir?

Kaliteli zaman, annenin çocukla geçirdiği zaman içinde temel sevgi, paylaşım,güven duygularını besleyebilmesidir. Bütün çocukla birlikte olup ilgilenmeyen anne olmak yerine yarım saatlik dilimle kaliteli zaman yaratılabilir.

Çalışmayan anneler de çocuklarını kreşe verebilir mi?

Çalışmayan annelerin 3 yaş ile 6 yaş arası dönemde yarım gün çocuğunu kreşe verebilir. Ancak kreşe verdiği çocuğuna onu başından atıyor, uzaklaştırıyor duygusunu hissettirmemeli. 2 yaşına kadar olan çocuklar gün içinde birkaç saatliğine oyun gruplarına katılabilir. Burada çocuk tek başına oyun oynayarak sosyalleşmenin ilk adımın da atmış olur. Dolayısıyla annelerin çocuğun bilinç seviyesinde önemli katkılar sağlayan oyunların oynandığı gruplara dahil eddilmesini de öneriyorum.

Kreş seçiminde hangi ayrıntılara dikkat edilmeli?

Kreş eve yakın mı, depreme dayanıklı mı, kreştte görev yapan görevliler alanlarında uzman mı, aldıkları eğitimleri nazik bir şekilde diplomaları istenerek incelenmeli, acil durumlarda sağlık görevlisi var mı, kreşe yakın hastane var mı, yemeklerin yapımında kullanılan gıdalar taze mi nasıl muhafaza ediliyor, nasıl yapılıyor, hangi malzemeler kullanılıyor, kalabalık mı. Dil eğitimi veriliyor mu, çocuğun sosyal ve sayısal zekasına geliştirecek ne tür oyunlar oynanıyor, kreşte bulunan diğer çocuklar kimler, problemli ailelerin çocukları mı, kreş yöneticileri ‘ticari’ mantıkla mı çalışıyor gibi soruların cevabını bulmadan karar vermemeli.

Kreşe giden çocuklarda ne tür gelişmeler gözlemleniyor?

Çocuk kreşte yeni arkadaşlar bulur ve paylaşma, sorumluluk duygusu kazanıyor. Aynı zamanda da grupla birlikte hareket edeceğinden özgüven kazanıyor, içinde gizli liderlik duygusu da varsa ortaya çıkıyor. Resim, müzik ve diğer sosyal faaliyetlere de katılan çocuk okul öncesinde önemli avantaj elde ediyor

Kreşe giden çocuklarda kurallara uyma konusunda daha mı saygılı?

Kreşe gitmeyen çocukların önemli bir kısmında kurallara uyma konusunda geç olgunlaşır. Kreşe gidden çocuklarda disipline uyma becerisi erken gelişir. Çünnkkü bu tür kurumlar,çocuklara yapılandırılmış, kuralları belli olan bir ortam sunar. Çünkü bu ortam içinde neyin yapılabilir neyin yapılamaz olduğuna dair belirli sınırlar vardır. Çocuklar geçen zamanla birlikte kuralları öğrenmeye ve uyum göstermeye başlarlar. Dolayısıyla burası çocukların sosyalleşmelerinin ilk basamağı olur.Öte yandan değişen ortamla birlikte çocuklar yeni kişiler tanırlar ve yeni davranış örnekleri geliştirirler.


Müzik, resim,bale gibi özel aktivitelerle desteklenen bir okul öncesi eğitim dönemi çocuğun bu alanlara ait yetenekleri varsa kendisine erken keşfetmesini sağlar. Dolayısıyla fark ettiği yeteneği geliştirmesi imkanı tanır. Örneğin çocuğun çok iyi piyano çalabileceği, resim çizebileceği ya da bale yapacağı fark ediliri. Ve bu konuda isteği doğrultusunda kendisini geliştirmesine izin verilir.

Çocuk kreşe başlamadan önce nasıl hazırlanmalıdır, ona kreşe başlayacağı nasıl anlatılmalı?

Ona gideceği okulda yeni arkadaşlarının olacağı,öğretmenlerinin olacağın, yeni oyunlar ve şarkılar öğreneceği, çok eğleneceği bir yer olduğu anlatılmalı.

Çocuk kreşe gitmek istemezse ne yapılmalı?

Anaokuluna düzenli olarak gitmes konusunda desteklenmeli. Bu konuda taviz verilmemeli, pazarlık yapılmamalı. Çocuğun mümkünse kreşe, daha fazla tepki verdiği annesi ya da babası tarafından bırakılmaması gibi farklı çözümler geliştirilmel .Tüm bunlar yapılırken asla ‘sert’, ‘baskıcı’ bir uslup seçilmemeli. Kreşte öğrendiği yeni becerileri ise takdir edilerek dinlenip desteklenmeli.

22 Kasım 2009 Pazar

Site indexi

Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi,Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi, Anaokulu, Kreş, Yuva, Domuz gribi, Kreş Seçimi, Cocuk, Bebek, Okul Öncesi,

19 Kasım 2009 Perşembe

---Domuz Gribi H1N1, Cocuklara Etkileri---

Domuz gribi ve aşıları hakkında ülkemizin önde gelen doktorlarından derlenen bu makaleyi sonuna kadar okuyun ve değerlendirin.

Cocuklarınız sağlığı ve okullardaki salgının önüne geçebilmek için değerli bilim adamlarının değerlendirmelerini dikkate alın.

Benden söylemesi.


PROF. DR. SERHAT ÜNAL Bağışıklık sistemizayıfa öneririmDOMUZ gribi binde 1-1.5 öldürüyor. Şu haliyle mevsimsel gribe göre daha az tehlikeli gibi düşünülmemeli. Bir virüsün tehlikesini, ne kadar sıklıkta görüldüğü ve ne kadar çok öldürücü olduğu belirler. Domuz gribi az öldürüyor ama çok sık görülüyor. Virüsün çok hızlı yayılması halinde kısa sürede, başta sağlık çalışanları olmak üzere çok kişiye bulaşmasıyla ciddi iş gücü kaybına, tedavi için ekonomik zarara, eğitim sisteminde aksamalara yol açacaktır. Domuz gribi aşısını da aynı mevsimsel aşı da olduğu gibi, ‘65 yaş üstü bağışıklık sistemi zayıflamış olanlara, karaciğer, böbrek, kalp yetmezliği çekenlere, kanser tedavisi görenlere’ yapılmasını öneriyoruz. Yumurtaya alerjisi olanlar yaptırmamalı. Mevsimsel aşı olanlar aynı zamanda domuz gribi aşısı da yaptırabilirler.

DOÇ. DR. ÖNDER ERGÖNÜL Soğukkanlı olun DSÖ’yü dinleyinBİR sağlık çalışanı olarak bu aşıyı vurulmam gerekiyorsa vurulurum, hastalarıma da tavsiye ediyorum. Muhtemel bir salgında sağlık çalışanları aktif çalışmak zorunda. Üç günlük iş güç kaybı sıkıntı yaratacağından, bu hizmetlerin aksamaması için aşı olmak isterim. Evet kafa karışıklığı var, ancak soğukkanlı olmayı öneriyorum. Çünkü Dünya Sağlık Örgütü’nü rehber alıyorum. Bu kurumun belirlediği risk gruplarına tavsiye ediyorum. Kamuoyunda DSÖ’ye ve ilaç firmalarına yönelik eleştiriler var. Şu ana kadar gördüğümüz bilimsel verilerin içinde olumsuz bir şey yok. Kahve sohbeti yapar gibi karşı çıkılması kafaları karıştırıyor. Hastalıkla ilgili paniğe yol açacak açıklamalar yapılması da doğru görmüyorum. Bilimsel araştırmaların azlığı ifadesi, kobay olacağız gibi söylemler de yanlış.

PROF. DR. AHMET R. KÜÇÜKUSTA Çok yeni, yan etkileri şüpheliOTUZ seneden beri uygulanmakta olan grip aşılarının etkinliği bile ciddi şekilde tartışılırken, henüz çok yeni üretilen bir aşının ne derece etkili olacağını bilmek mümkün değil. Her sene olağan gripten 250 bin -500 bin insan ölürken, domuz gribinden bu güne kadar ölen insan sayısı sadece 4 bin 500. Aşının çok kısa sürede üretilmiş olması ve katkı maddeleriyle ilgili yan etki ihtimalleri de hesaba katılmalı. Grip aşısına veya domuz gribi aşısına karşı değilim. Ben gerekliliği, etkinliği kesin olarak bilinmeyen ve yan etkileri konusunda şüpheler olan aşılara karşıyım. Olağan grip aşısını da etkinliği konusundaki kesinliği hakkında emin olmamakla birlikte ağır kalp, şeker, böbrek, KOAH hastalarına, bazı kan hastalığı ve bağışıklık yetersizliği olanlara tavsiye ediyorum.

PROF. DR. MUSTAFA BAKIR Tehlikeyi görmek lazım, yaptırılmalıBİR hekim olarak kendim de domuz gribi aşısını vurulacağım, çocuklarıma da yaptıracağım. Domuz gribi mevsimsel gribe oranla 5-10 kat daha fazla ölüme yol açıyor. Eğer kronik hastalığı varsa kişide ölüm oranları daha da yükseliyor. Biz Dünya Sağlık Örgütü’nü örnek alıyoruz. DSÖ, daha önce dünya medyasında çıkan haberlerin yanlış olduğunu açıkladı. Karşı çıkanlar önce DSÖ’nün sitesine girip oradaki bilgileri okusun. Sadece antikor geliştiriyor demek yalan söylemektir. Bütün dünyada ülkeler aşıyı harıl harıl yaparken, bunları tartışmak yanlış. Bu aşıda kullanılan adjuvanlar, 50 yıldır çocuklara kullanılan aşılarla benzer maddeler içeriyor. Yakın tehlikeyi görmek lazım. Ben bu yüzden hastalarıma vurulmalarını tavsiye ediyorum.

‘Termal kameralar’ artık önemini yitirdi.

TÜRK Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği üyeleri yaptıkları bir toplantıyla domuz gribinden korunma ve yapılması gerekenler konusunda bir rehber belirledi. Buna göre, bu süreçte öncelikle yapılması gerekenler şöyle:
l Termal kameralar önemini yitirdi. Artık havalimanlarından kaldırmalı.

l Yurtdışından gelenlerin doldurması istenen formlar da tıpkı termal kameralar gibi gereksiz..

l Öksürürken ve hapşırırken ağzınızı ve burnunuzu kapatın. Kullandığınız mendilleri hemen çöpe atın.

l Ellerinizi sabunlu suyla yıkayın. Su ve sabun bulamazsanız alkollü temizleyiciler kullanın. ‘El hijyeni’ uyulması en önemli kontrol önlemlerinden biridir..

l Ellerinizi ağız ve buruna götürmeyin. Virüs bu yolla yayılabilir.

l Çevrenizdeki hastalardan uzak durun.

l Hastalanınca vakit geçirmeden doktora başvurun. Mümkünse okula ve işe gitmeyin.

28 Ekim 2009 Çarşamba

ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN BULAŞICI HASTALIKLAR

Grip

Grip, soğuk algınlığı gibi bir virüs hastalığıdır. Hastalık başka birine doğru öksürme ve hapşır­mayla geçer. Hastalığı başka hirine bulaştırma ris­ki. ilk haftada en yüksektir. Çocuk gribe yakalan­dıktan 2-3 gün sonra; eklem ve bas ağrısı, boğaz ağrısı, titreme, öksürük, nezle, mide bulantısı, kus­ma, ishal ve ateş baslar. Her şeyden önce çocuğun iyi bir bakıma ihtiyacı vardır. Önemli olan çocu­ğun bol miktarda sıvı ve C vitamini almasıdır. Bo­ğaz pastilleri ve öksürük şurubu, boğaz ağrısını hafifleteceğinden. geceleri rahat uyumayı sağlar. Fakat asla aspirin verilmemelidir. Grip genellikle 7-10 gün arasında atlatılır.

İshal

Çocuklarda ishal nedenlerinin başında viral enfek­siyonlar gelir. Rota virüsünün neden olduğu ishal­de, genelde virüs bağırsaklara ya da mideye yerle­şir. ishalle birlikte kusmalar da görülür, ishal ve kusma sonucunda vücut hem su hem de tuz kay­beder. iki nedenle çocukta islıal haşlar haşlamaz, kaybedilen sıvı kaybının telafi edilmesi gerekir. Az miktarlarda sıvı, sık aralıklarla içirilerek vücudun ihtiyacı olan sıvı dengesi sağlanır. Ancak süt, haz­mı zor bir sıvı olduğu için tercih edilmez. Kusma ve islıal birkaç gün sürebileceği gibi haftalarca da devam edebilir. Çocuk aşırı kusuyorsa, kusma ke-silene kadar birkaç saat hiçbir şev yedirmemek ge­rekir. Bunun yanı sıra formül mama. yoğurt, yağsız sebze çorbaları, kızarmış ekmek, makarna, pi­lav, muz ve kalınan soyulmuş elma verilebilir. Şe­kerli, yağlı ve pişmemiş yiyeceklerden kaçınılmalı­dır. Bu şekilde beslenme, kusmayı önleyerek sıvı kaybının artmasını engeller. Asın yorgunluk, hal­sizlik, göz yası yokluğu, ağız kuruluğu, çökük gözler, az idrar yapma ve su kaybı belirtileridir. Dalıa çok 5 yas altındaki çocuklarda görülen bu hastalığın diğer belirtileri arasındaysa yüksek ateş ve iştahsızlık yer alır. Ayrıca ateş varsa parasete-mol içeren ilaçlar verilerek kontrol altına alınmaya çalışılır. Ve kusmayı engelleme amacıyla da fitil kullanılır.

Sinüzit

Çocuklarda burna açılan sinüsler, geçirilen soğuk algınlığı, nezle ya da grip gibi enfeksiyonlardan sonra tıkanabilir. Dolayısıyla içinde sıvı birikip bu­run sisebilir. Sinüslerin içindeki sıvı bakteriyle enfekte olduğunda sinüzit yani sinüs enfeksiyonu gelişir. Öksürük veya nezle gibi bulgular, 10 gün­den fazla gözlemlendiğinde sinüzitten şüpheleni­lir. Sinüzit, sürekli burun akıntısının ve özellikle geceleri rahatsız eden öksürüğün disında bas ağrı-sına da neden olur. Antibiyotik kullanımıyla tedavi edilebilir.

Soğuk Algınlığı ( Nezle)

Nezle; öksürük, hapşırık ve gözlerde sulanmayla seyreder. Hafit ateş, halsizlik ve dalla büyük ço­cuklarda has ağrısı da gözlenir. Soğuk algınlığına yol açan yüzlerce virüs vardır, iki nedenle soğuk algınlığı asısı henüz geliştirilmemiştir. Hastalığın rahat bir şekilde atlatılması için yatılan odanın ha­vasım nemlendirmek gerekir. Ateşi kontrol altında tutmak için parasetemol kullanılır. Aspirin 12 ya­yından küçük çocuklarda karaciğer ve beyinde ağır tahribata yol açabileceğinden virütik enfeksi­yonlarda kullanılmamalıdır. Burnu açık tutmak için burun damlaları, dekonjesten şuruplar verilir. Yeterli sıvı alımı çok önemlidir. Çocuk hem ateşin etkisiyle, hem de solunum yolundan sıvı kaybetti-ğinden ek su almaşı sağlanmalıdır. Soğuk algınlığı l hafta kadar sürer. Ateş, şikayetlerin başladığı ilk 3 günde olur, sonra düsmeye baslar. Ateş 3 gün­den fazla sürerse ya da ateş düştükten 1-2 gün sonra tekrar çıkarsa, doktora gitmek gerekir. Ök­sürük ve burun akıntısı l haftadan fazla sürerse, solunum güçlüğü ya da kulak ağrısı gelişirse gecikmeden doktora başvurulmalıdır.

Bronşiyolit

Sıkça görülen alt solunum yolu enfeksiyonlarından biri olan hu hastalığa. RSV adı verilen virüs neden olur. Ateş. nezle, kulak iltihabı ve öksürükle has­lar. 2 yasından küçük çocuklarda dalla sık görülen hronsiyolit; öksürük, hırıltı ve solunum güçlüğüne neden olur. Öksürük ve solunum güçlüğü beslen­meyi zorlaştırdığı gibi asın huzursuzluk ve halsizli­ğe de yol açabilir. Ağır bronşiyolitlerde solunum sıkıntısı dalıa hızlı gelişir. Solunum yolları balgam gibi makuslarla dolar. Burunda da kalın sümükler oluşabilir. Soğuk hava buharı bu balgamların yumuşayarak dışarı atılmasına yardımcı olur. Asın solunum sıkıntısı olan çocukların oksijen ve sıvı alımlarım kolaylaştırmak için hastanede tedavi ge­rekebilir. Bronsiyolit prematüre ve kalp hastası olan bebeklerde daha ağır seyreder. Antiviral ilaç. ağır olan vakalarda yoğun bakım sartlarında kulla­nılır. Ortalama 1-2 hafta içinde düzelir.

Krup (Yalancı Difteri)

Yalancı difteri belirtileri çoğu aileyi korkutur. Hafif bir nezle ve öksürükle yatan çocuk, gece yansı boğulur tarzda bir öksürükle uyanır. Öksürük, kö­pek havlaması seklindedir. Krup, ses tellerim tutan virütik bir enfeksiyondur. Çocuktan nefes alırken ya da ağlarken ıslık seklinde bir ses duyulabilir. Hastalık kimi zaman da kendini ateşle gösterebilir. Genelde 5 yasın altındaki çocuklarda görülen ya­lancı difteri, çocuk doktorunun tavsiyeleriyle takip edilebilir. Öksürüğün geçmesi için buhar tedavisi yapılabilir. Soğuk buhar çocuğun dalıa rahat nefes almasına yardımcı olur. Eğer evde buhar makinesi yoksa, banyonun kapı ve penceresi kapatılıp, sı­cak suyu 5 dakika akıtmak banyonun buharla dol-masını sağlar. Bu şekilde hazırlanan ortamda çocuğun neles alışverişi kolaylaşır. Gece soğuk havada yürüyüş yapmak da solunumu kolaylaştırır. Krup ciddi solunum güçlüğüne yol açarsa bir süre hastanede kalmak gerekebilir. Hastanede buhar tedavisiyle birlikte gerekirse kortizon gibi ilaçlar da verilebilir.

Ortakulak enfeksiyonu

Neyle ya da grip sonrası kulak ağrısı gelişebilir. Bebekler, kulaklarının ağrıdığını söyleyemezler. Ancak asın huzursuzluk, uyku bozukluğu, ateş, kulak akıntısı orta kulak enfeksiyonunun belirtisi olabilir. Kulak muayenesi sonucunda enfeksiyon tespit edilirse. 7-1O gün sureyle antibiyotik verilir. Antibiyotiğin belirtilen dozda, uygun saat aralıkları ve surede kullanılması şarttır. Çoğu aile doktora danışmadan çocuğun şikayetleri düzeldi diye anti­biyotiği keser. Bu durum enfeksiyonun tam düzel­memiş olduğu için tekrarlamasına ve iyileşmenin gecikmesine yol açar. Kulak ağrısını gidermek için doktorun tavsiye etliği miktarlarda parasetemol kullanılır. Aspirin verilmemelidir. Antibiyotik bitiminde ikinci bir muayene daha yapılır.

26 Ekim 2009 Pazartesi

bebek ve çocuk hastalıkları

Nezle çocuklarda çok görülen bir hastalıktır.Nezlenin başlıca nedeni, burun içindeki ince zarın, üst solunum yollarının virütik iltihaplanmasıdır. Nezle bulaşıcıdır. Hastada burun akıntısı, hapşırma, boğaz ağrısı, baş ağrısı, öksürük bazen de ateş görülür. 1-15 gün devam eder. İyi tedavi edilmezse müzminleşir. Tedavinin ilk şartı istirahat etmek ve kalabalık yerlerden uzak kalmaktır.

Saman Nezlesi
Ot veya bitki tozlarının neden olduğu bir çeşit alerjik hastalıktır. Tıp dilinde pollenosis veya alerjik rinit denir. Daha ziyade, çiçeklerin açtığı aylarda görülür. Hastada şiddetli aksırmalar, burun tıkanıklığı, gözlerde kızarma ve sulanma, fazla miktarda berrak burun akıntısı ve öksürük görülür.

bebek ve çocuk hastalıkları

KIZAMIK: Daha ziyade 3-10 yaşları arasında görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde morbilli denilen bu hastalığın nedeni, bir çeşit virüstür. kızamıklı hastanın tükürük damlacıkları aracılığı ile sağlamlara da bulaşır. Bu nedenle, kızamık lekeleri kaybolduktan sonraki 10 gün içinde de hastayı, sağlıklı kimselerle görüştürmemek gerekir. Hastalık mikrop alındıktan sonra 10 gün içinde orataya çıkar. Hastanın gözleri kızarır, burnu akar, hapşırır, öksürür. Ateş yükselir. Baş ağrılarından şikayet eder. Kuvvetli ışıktan rahatsız olur. Bu belirtilerden aşağı yukarı 4 gün sonra küçük kırmızı ufak lekeler görülmeye başlar. Bunlar grup halindedir. Bu dönemde dudaklarda kuruluk ve dilde paslanma dikkati çeker. Bir süre sonra da kızamık lekeleri yüzün her tarafına, boyuna, göğse, kollara, karına, ve bacaklara yayılır. Bu dönem 3-4 gün devam eder. Sonra ateş yavaş yavaş ya da birdenbire düşerek belirtiler kaybolur. Hastanın odası güneş görmeli ve çok temiz olmalıdır. Oda ısısı 18-20 derece arasında tutulmalı, günde en az iki kere havalandırılmalı ve hastanın üşütmemesi için azami dikkat gösterilmelidir. Ayrıca, hastanın ağız, burun ve beden temizliğine özen gösterilmelidir. Bunlara dikkat edilmediği takdirde hastalık, zatürree, bronkopnömoni, zatülcenp, ortakulak iltihabı veya ensafalit gibi tehlikeli hastalıklara neden olabilir. kızamık geçirenler, bağışıklık kazanıp bir daha kızamık olmazlar. Ayrıca çocuklara 2 yaşında yaptırılacak kızamık aşısı da bağışıklık sağlar.

anaokulu döneminde sık görülen hastalıklar

Anaokulu- yuva- kreş gibi kurumlarda özelliklede yeni başlayan çocuklarda bir çok farklı hastalık baş göstermektedir. Bunlardan bazıları bulaşıcı bazıları ise değildir. 0-6 yaş grubu bağışıklık sisteminin en hızlı şekilde geliştiği bir dönemdir.Yuvalar sosyal bir ortam olduğu için her çocuğun birbiriyle teması sonrası farklı hastalık grupları başgöstermektedir. Bunlarda en sık rastlananları aşağıda belirteceğim şekildedir.

KONJONKTIVIT: Gözlerimizin dış çevre ile temasta olan, gözün ön kısmını ve göz kapaklarının iç kısmını örten zar tabakasına konjonktiva adı verilir.Bakteriyel Konjonktivit; konjonktivanın infeksiyonudur.

İrritasyon, kaşıntı,yabancı cisim hissi ve göz yaşarması ile karakterizedir. Bakteriyel konjonktivit dünya üzerindeki göz enfeksiyonlarının en yaygın sebebidir. Genellikle diğer konjonktivitlerden, sarı-beyaz irinli akıntının varlığı ile ayırdedilebilir.

Gözümüzdeki normal ortam, hastalık yapan mikroorganizmalar ve vücudumuzun savunma mekanizmaları arasındaki dengenin gözümüz aleyhine bozulması sonucu enfeksiyon gelişir.

Şikayet ve bulgular olarak; gözde kızarma, çapaklanma (irinli sarı sekresyon), ödem, göz yaşarması sık olarak görülür.


25 Ekim 2009 Pazar

Ankara'daki kreş-anaokulu-yuva-okulöncesi kurumları

Çakıl Taşım Anaokulu ve Etüt Merkezi(495 5350)
Cimcime Anaokulu(495 24 88)
DADYA ÇOCUKLARI(490 76 56)
Nar Taneleri Kreş ve Anaokulları(491 23 08)
Yeşil Portakal Bebek Evi(492 05 55)
İlk İz Montessori Okulu(496 40 76 - 77)
Ayçağdaş Gündüz Bakımevi GOP(495 63 25)
Pırıltı Adası Ana Okulu(495 02 93)
ÇANKAYA


Ankara'daki kreş-anaokulu-yuva-okulöncesi kurumları

Beyaz Gül Kreş ve Gündüz Bakımevi(240 83 36)
Neokids Anaokulu(242 0 555)
YUVA EGE YAĞMURU(241 14 51-)
Asrın Anaokulu(239 33 08)
Işık Anaokulu(240 69 09)
Işılar Kreş ve Gündüz Bakımevi(242 13 63)
M.E.B Özel Neşeli Ada Anaokulu(241 14 00)
ÇAYYOLU


Özel Bücürkent Anaokulu(239 38 82)

Ankara'daki kreş-anaokulu-yuva-okulöncesi kurumları

  • BAHÇELİEVLER


    Emek Nisa Tezel Çocuk Yuvası (Aykan 2)(222 76 60)
    Dalkılıç Gündüz Bakımevi(221 13 64)
    Elim Sende Yuva ve Çocuk Klubü(222 97 92)
    Gülen Gözler Bakımevi ve Çocuk Kulübü(215 12 59)
    Hitit Güneşi Sanat ve Spor Akademisi(286 62 66)
    Mavi Melek Gündüz Bakımevi(223 15 76)
    Naz Önokul(213 64 67)
    Öğretmenim Bakımevi ve Çocuk Kulübü(215 47 47)

Yuva seçerken dikkat edilmesi gereken konular3

  • Yuva seçerken seçilmesi gereken konulardan en önemlilerden biriside elektirik çıkışlarıdır.Elektirik çıkışları çocukların ulaşamayacağı yrde olmalıdır, ya d çocuk kilidi bulunan elektirik çıkışları kullanılmalıdır. Aksi takdirde bu durum çocukların güvenliği açısından risk oluşturmaktadır.
  • Radyatörler çocukların güvenliğini tehdit eden başkaa bir konudur ki dikkat edilmesi gerekmektedir. Ülkemizde bir çok yuva ev mimarisinin yuva dönüştürülmesiyle oluşturumuş yuvalardır, bu nedenle kaloriferler ya petek şeklinde ya da bütünleştirilmiz ratyötör şeklindedir. Bu durumda ailelerin dikkat etmesi gereken konu radyötörlerin ve y peteklerin önünde çocukların güvenliğini sağlayacak bariyerlerin olup olmadığıdır, olmaması kaçınılmaz kazalara yol açacaktır.
  • Dolap ve kullanılan rafların sabitlenmiş olması önem arz eden başka bir konudur. Sınıf içerisinde kullanılan dolaplar, raflar yine aynı şekilde okul içerisindeki raflar ve dolaplar mutlaka ve mutlaka sabitlenmiş olmalıdır, bu gibi bir önlem çok gerekli ve risk faktörlerini azaltan bir önlemdir.
  • Kapıların koridora açılma şekli de yine önemlidir, eğer kapılar sınıfa doğru açılıyors bu herhangi bir kazanın doğması için risk oluşturuyor demektir, çünkü okul öncesii dönemde çocuklar her an her yerde olabilirler çünkü küçük yş grubunda sınıf kullanımı gayet interaktif bir şekldedir ve içeri açılan bir kapı kapın yanında bulunan bir çocuk için risk oluşturur.

23 Ekim 2009 Cuma

Yuva seçerken dikkat edilecek konular 2

  • Çevresel faktörlere devam edecek olursak, yuva seçerken sınıfların ısısı çok önemli bir faktördür. Çocukların gün içerisinde kendini iyi hissetmesi açısısndan önem teşkil eder. Bir çok yuvada özelliklle kış mevsiminde ısınma sorunu yaşanmaktadır ki bunun en önemli nedeni kombi ya da ısıtıcıların haftasonu kapatılması bu nedenden uzun süre ısıtılmayan yuvanı haftanın özellikle ilk günü çok soğuk bir ortam sağlamasıdır. Bu nedenledir ki çocuklar çok fazla hastalıkla mücadele vermek zorunda kalmasıdır.
  • Bir sınıfın ısınmasında en önemli faktör gün içinde aldığı gün ışığı miktarıdır ki gün ışığı aynı zamanda bir çok hastalık riskini yok edecek bir avantajdır.
  • Diğer yandan yaz mevsiminde gün ışığı çocukların bunalmasına neden olur ki bu dururmda yuva yalıtımı önemlidir.
  • Sınıflarda bulunan eşyalar çok önemlidir. Okul öncesi döneminde kullanıan meteryaller çocuk boyutunda olmalı ve köşeleri özel korumalıklı olmalı ya da yassıtılmış olmalıdır. Keskin köşeler sınıf içeriside bulunan kazalara açık kapı bırakır.
Eğitim Uzmanı

22 Ekim 2009 Perşembe

Yuva seçerken dikkat edilecek konular

Yuva seçimi bir çok aile için önem arz etmektedir. Anne ve babalar yuva seçerken bir çok konuya dikkat ederler, ama bir uzman gözünden bakacak olursak yuva seçiminde en önemli etmen yuvaya ilk girdiğinizde hissettiğiniz güven duygusudur. Eğer bu güven duygusunu hissettiyseniz size sunulanın ne olduğuna bakmalısınız, bunlar eğitimsel, çevresel ve çocuk öz bakımına ait faktörlerdir. Eğitimsel anlamda bakılacak olunursa Türkiye'de okul öncesi eğitimi yeni gelişen bir alandır ve bir çok kişi bu alanı eğitimsel olmaktan çok kazanç olarak gördüğünden bu alanda kendiliğinden gelişen bir kirlilik vardır, bu nedenden:
  • Seçeceğiniz yuvanın yöneticisinin eğitimci ya da psikolog olmasına önem veriniz. Buna ek olarak ek dersler yuva seçiminde önemli bir faktördür.
  • Her branş dersi çocuğunuz için yeni bir disiplin anlayışı olacaktır.
Çevresel olarak göz önünde bulundurulması gereken en önemli faktör güvenliktir.
  • İlk olarak yuvanın girişi ne kadar güvenli buna dikkat ediniz.
  • Yuva içerisinde merdiven varsa trabzanlarının olması çok önemli.Merdiven köşelerinin yassı olması diğer bir önemli husustur.
  • Yerlerde halı yerine parke ya da laminant olması çocuğunuz alerjik rahatsızlık geçirmemesi açısından çok önemli bir konudur. Çünkü halı ne kadar yıkanırsa yıkansın içerisinde bir çok mikrop ve akar barındırır.
  • Sınıfların boyutu yine dikkat edilmesi gereken bir konudur, yaş grubuna göre eşya harici alan çocuk başına 2,5 metrekare ile 5 metrakare araında olmalıdır ki Türkiye'de bunu sağlayabilen okul sayısı çok azdır. Yetersiz alan çocuğuzun eve her gün yeni bir kaza ile gelmesi anlamına gelebilir, yetersiz oksijen ve hareket yetersizliğinden kaynaklanan asabiyet durumu.
  • Uyku odası ve bu uyku odalarının havalandırılması çocuğunzun sağlığı açısından önemlidir çünkü; çocuklar yaklaşık olarak günlerinin 3 saatini bu uyku odalarında aralıksız olarak geçirirler ve uyku odalarının boyutu,hijyen koşulları ve havvalandırması bu anlamda çok önemlidir. Eğer bir okulda uyku odası yoksa ve her çocuk kendi sınıfında uyuyorsa sınıf büyüklüğü çok önemli çünkü çocuklar bir çok hastalığı uyku esnasında birbirlerine bulaştırırlar. Uyku odasının çok küçük olması çocukların çok terlemesi analamına gelir ki bu da hastalık demektir...devam edecek
Eğitim Uzmanı